Manşet

Haftanın Tortusu

0

1470985898_cdb231c9ef1* Cumhurbaşkanı Erdoğan iktidar için oy istedi. Kimse şaşırmadı! * TMSF, Bank Asya’ya el koydu, şubelerde kuyruk oldu. * Gezi Parkı’nda çadır yakanlar da suçsuz bulundu. * İç güvenlik paketi geliyor, sokaklar daha tehlikeli olacak. * Büyük Alevi Mitingi’nde laik ve bilimsel eğitim isteği.

* Cumhurbaşkanı Erdoğan iktidar için oy istedi. Kimse şaşırmadı! Başbakan olduktan sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı bırakmayan Recep Tayyip Erdoğan, bu geleneğini Cumhurbaşkanı olduktan sonra da sürdürdü ve Başbakanlığı bırakmadı. Bakanlar Kurulu’nu toplayan, siyasi söylemlerden asla vazgeçmeyen Erdoğan, AKP’nin yardıma ihtiyacı olduğunu düşünmüş olmalı ki bu hafta içerisinde AKP için oy istedi ve bir anlamda da Ahmet Davutoğlu’nun önüne ulaşması imkansız bir hedef koydu: 400 vekillik. İşin ilginç yanı Erdoğan’ın hedefi gerçekleşirse, bu başarıyı elde etmiş olan Davutoğlu ve AKP daha da silik bir pozisyona itilerek, tek adamlık güçlendirilecek. Yani ne kadar başarı, o kadar tarihe karışma…

Bakanlar Kurulu’na başkanlık etmesine dair bir yasal dayanak (olağanüstü hallerde kullanılacak bir yasal dayanak olsa da) bulan Erdoğan’ın ortada Cumhurbaşkanlığı yemini varken bu yaptığına nasıl bir dayanak bulacağı ise meçhul.

* TMSF, Bank Asya’ya el koydu, şubelerde kuyruk oldu. Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu sonrasında AKP ve Gülen Cemaati arasındaki anlaşma bozulmuştu. Kısa bir süre çocukların kimde kalacağı tartışması oldu. (Örneğin; Nazlı Ilıcak Gülenlerde, Nagehan Alçı da AKP’de kaldı) Daha sonra da kılıçlar çekildi. Dışarıdan görünen yasal gücü elinde bulunduran AKP’nin mücadeleyi önde götürdüğü… Bu çatışmanın son halkası, geçen hafta içinde Bank Asya’ya TMSF el koydu. Açılışında ve büyümesinde çok emekleri olduğu için herhalde AKP’lilere bu el koyma çok zor gelmiştir ama el koymadan sonra yaşananlar cemaatin bankadan çok da kolay vazgeçeceğini göstermiyor. Ekonomik yapısının bozukluğu öne sürülerek el konulan şubelerin önünde kuyruk olan insanlar ellerindeki parayı bankaya yatırıyor. Cemaat bir yandan da bankacılık sistemine yapılan bu müdahalenin uluslararası alanda yankılanması için uğraşıyorlar. AKP’nin bu hamleye karşı ne yapacağı ise şimdilik belli değil. Bir taraftan olabildiğine yerli, bir taraftan da olabildiğine küresel bir mücadele. İnler var ama Interpol de var.

* Gezi Parkı’nda çadır yakanlar da suçsuz bulundu. Gezi’ye dair davalar benzer şekillerde bitirilmeye devam ediyor. Ne olduysa kasten olmadı! Bir ay boyunca koca devlet ne yaptıysa bilinçsiz şekilde yaptı! Hatta bazen onlar da yapmadı, paralel yaptı! Ali İsmail Korkmaz’a pusu kuranlar kasten adam öldürmediği gibi; sabaha karşı parkta bulunan çadırları yaktıkları ateşin içine atanlar da bunu kasten yapmadılar. Hatta ve hatta bu yapılan fotoğraflarla sabitlenmiş olmasına rağmen ortada buna dair bir delil de yok. Herkes gerçekleri biliyor. Kim nasıl öldürüldü, kim neyi nasıl yaktı, kim halka sokak ortasında günlerce zehirli gazla işkence etti.

* İç güvenlik paketi geliyor, sokaklar daha tehlikeli olacak. Yine bir özgürlük kısıtlama paketi ve yine AKP’lilerden benzer açıklamalar geliyor. Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu sırasında ortaya konuşmaları saçılan bakanlar değil miydi “Suçlu değilseniz dinlenmekten korkmayın, bir şey olmaz!” diyen? Şimdi de yeni güvenlik paketi için benzer bir mantıkla “sadece teröristlere karşı” diyorlar, “Siz korkmayın!” dyorlar. Yakın tarih bu gibi paketlerin en çok kendilerini çıkartanlara uygulandığını bize gösterdi ama ders alınmamış gibi duruyor. Fakat her şeye rağmen, sokakta bir gösteride insanların üzerine gaz sıktığınızda (ki her 3 günün 2’si Türkiye’de gazlı geçiyor) onların nefes almak için ellerindeki mendili yüzlerine kapatmaları onları suçlu yapacaksa ortada büyük bir yanlışlık var demektir. Demokrasinin önünü kapatarak daha güvenli bir ülke ortaya çıkartamazsınız.

* Büyük Alevi Mitingi’nde laik ve bilimsel eğitim isteği. Aleviler ile laik ve bilimsel eğitim isteyenler tekrar sokağa çıktı. Artık çekinmeden laiklik istenmesi bile önemli bir adım çünkü şimdilerde AKP’den uzaklaşmış kanaat önderlerinin başı çektiği gruplar tarafından laiklik talebi uzun süre olumsuz şekilde etiketlenmişti. Bu düşünce yapısı yavaş yavaş yırtılmış görünüyor. Sekülerlerin devletten uzaklaşması ve kendi güçlerinin farkına vararak taleplerini ifade etmeleri önemli. Bunun yanında Cemevlerini ibadethane olarak kabul eden CHP’li belediyelerin de yaptığı gibi bu talepleri yerel yönetimlerde hayata geçirmeye başlamaları daha da önemli. Belki de gelecek sekülerlerin devletin konumunu daha iyi anlamaları ile güzelleşecek.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.