Köşe YazılarıManşet

İSKİ kumar oynuyor

0

ew_1310Geçen hafta, 9 Temmuz’da, Yeşil Gazete’de yayınlanan “Hükümet, İBB ve İSKİ İstanbul’da su krizi olduğunu neden kabul etmiyor?” başlıklı yazımın ardından, 11 Temmuz’da İSKİ bir açıklama yaptı. Halen ana sayfada suların çağladığı bir havuz görüntüsü eşliğinde görülebilecek açıklamanın başlığı “İstanbul’da Su Kesintisiz Akacak”.

Yazıda, benim gibi İstanbul’un su sorunuyla ilgili kaygılarını ifade eden yazarlara hitaben (ki bildiğiniz gibi aralarında önemli iklim bilimciler ve su yönetimi uzmanları da var) “İstanbul’un su yönetim sistemine tam vakıf olmayan kişilerce su durumuyla ilgili yapılan yorumlar kamuoyunu yanıltmaktadır” deniyor. Canları sağolsun! Kendi adıma konuşursam, elbette İstanbul’un su yönetim sistemini İSKİ yöneticileri kadar iyi bilmem mümkün değil. Yaptığım yorumlar (ve daha çok da sorduğum sorular) İSKİ’nin açık verilerine ve su ve iklim değişikliği konusundaki temel bilgilere göre yaptığım çıkarımlara dayalı. Hatta İSKİ’den vazgeçtim, şu anda Türkiye’de su meselesini en iyi bilen kişinin eski İSKİ genel müdürü, eski DSİ genel müdürü ve halen Orman ve Su İşleri Bakanı olan Veysel Eroğlu olduğunu bütün samimiyetimle vurgulamak isterim. Elbette İstanbul’un nasıl bir sorunla karşı karşıya olduğunu başta Sayın Eroğlu olmak üzere tüm su yönetimi bürokrasisi çok iyi biliyor. O yüzden bu son açıklamaya ve İSKİ’nin son bir haftalık verilerine bakarak birkaç soru daha sorabiliriz diye düşünüyorum.

Barajların kapasitesi %100’den fazla mı?

İSKİ’nin halkın kaygılarını gidermek maksadıyla ve biraz da halkla ilişkiler diliyle yaptığı açıklama maalesef bana kullandıkları görsel kadar ferahlatıcı gelmedi. Her şeyden önce açıklamadaki bazı ilginç bilgilere dikkat çekmek gerekiyor. Gerek sözünü ettiğim yazımda, gerekse konuyla ilgili haberlerde esas aldığımız rakamlara göre İstanbul’un 10 adet içme suyu barajında bugünkü rakamlara göre kalan su düzeyi %20,55’e inmiş durumda. Buna denk gelen miktar 178 milyon 536 bin metreküp. Yani 100 birim suyun 79,45 birimi barajların rezervinden kullanılarak veya buharlaşarak yok olmuş. Demek ki barajlar %100 dolu olsa 868 milyon 788 bin metreküp su olması gerek. Tabi barajların ağzına kadar dolu olması zor, ama mesela 2009 yılını %85 dolulukla kapatmışız. Şimdi buraya kadar her şey normal. Ancak İSKİ diyor ki:

“İstanbul’da mevcut su kaynaklarımızın bugün itibariyle (11 Temmuz rakamları) doluluk oranı %21.68 dir. Bu rakam toplamda 188 milyon 290 bin m3 suya tekabül etmektedir. Aktif hacim dediğimiz bu su miktarına ilaveten, su kaynaklarımızda ‘0’ kotunun altında ölü hacimde toplam 100 milyon m3’e yakın kullanılabilir su bulunmaktadır.”

Yani İSKİ’ye göre barajlarda %100’ün üzerinde bir 100 milyon metreküp su daha var! Yani aslında İstanbul barajlarının kapasitesi %110, yani 968 milyon metreküp olmuş oluyor. Eğer bu doğruysa, bunun tek açıklaması, ölçümün suyun alınabildiği en düşük seviyeden yapıldığı, alınamayacak kadar dipte kalan suyun ölçüm dışı bırakıldığı olabilir. Ama İSKİ’ye göre, ‘0’ kotunun altındaki “ölü” hacimde bulunan 100 milyon metreküp su üstelik kullanılabilir su imiş. Bunun bayağı kafa karıştırıcı olduğunu herhalde İSKİ yetkilileri de kabul edecektir. İstanbul halkına sürpriz olsun diye mi 100 milyon metreküplük, ya da %10’luk kısmı hesap dışı bırakıyorlar ve açıklamıyorlar? Bunu su miktarı %0’a inince, üzülmeyin, daha 100 milyon m3 daha suyumuz var diyebilmek için mi yapıyorlar? Neden yüzdeyi bu suyun tamamına göre almıyorlar? Bu konuda açıklama beklemek hakkımız.

Mantık problemlerini bir yana bırakarak güvenilir kaynaklardan aldığım bilgileri ve kendi yorumumu aktaracak olursam durum şu: Eğer böyle bir “ölü” hacim varsa, bu alınamayacak bir yerdedir ve/veya en dipteki su olduğu için kullanılamayacak kadar kalitesizdir. Dolayısıyla hesapları yine suyun 0 noktasında bittiği üzerinden yapmak gerekir. Hatta o suyun bile bir bölümünün kullanılamayacağı ve bir kısmının da yazın artan buharlaşma nedeniyle kullanılamayacağı açıktır. Bu arada İSKİ yetkililerinin, böyle bir “ek hacim” olmasını ihtimal dahilinde kabul etmemizi, kendilerine ne kadar güvendiğimizin bir kanıtı olarak okumalarını dilerim.

Melen’den gelen su mu arttı, Melen’e gelen su mu?

Gelelim ikinci bulmacaya… Bildiğiniz gibi İstanbul’a Melen ve Yeşilçay’dan su aktarılıyor. Taşınan bu su, elbette ek bir kaynak olarak son derece anlamlı. Ancak günlük miktarı önceki yazıda da belirttiğimiz gibi 800 bin metreküp civarında, yani İstanbul’un yazın iyice artan günlük tüketiminin üçte birinden az. Melen ve Yeşilçay suyla dolup taşsa bile İstanbul’a teknik olarak akıtılabilecek miktarın bu civarda olduğunu biliyorduk. Zaten İSKİ verilerine baktığımızda, Melen ve Yeşilçay’dan en fazla su alınan 2013 yılında günlük ortalama 770 bin metreküpe geliyor. Bu yılın ilk 5 ayındaki günlük ortalama ise 850 bin metreküp. Ancak İSKİ diyor ki:

“Yeni su kaynaklarımız arasında olan Melen Sistemi’nin 2. kademesi de tamamlanmıştır. 3 metrelik çelik isale hattından oluşan 135 km uzunluğundaki Melen 2. kademe hattının, Sakarya Nehri Mevkii’nde Sakarya Terfi İstasyonu inşa edilmiş ve Melen Hattı’na bağlantısı yapılmıştır. Melen’de yeterli su olmadığı dönemlerde Sakarya Nehri’nden günlük 800 bin m3’e kadar su bulma imkanımız vardır. Melen Projesinin 2. kademesinden su alma kapasitemiz günlük toplam 1 milyon 100 bin metreküpün üzerindedir.”

Şunu anlayabilirim: Çok fazla su almaya gerek olmadığında, zaten Melen ve Yeşilçay’da da yeterince su olmadığı için, kapasiteyi sonuna kadar zorlamamış, bu nedenle ilk 5 ayda ortalama 850 bin metreküp su almış, şimdi ise bunu üst sınır olan 1 milyon 100 bine çıkartmış olabilirsiniz. Buradan benim anladığım, Melen ve Yeşilçay regülatörlerinden gelen maksimum miktarın 1 milyon 100 bin metereküp olduğu. Tamam, ama bu hala İstanbul’un yaz aylarında 3 milyon metreküpü bulan tüketiminin neredeyse üçte biri değil mi? Barajlardaki su sıfıra inerse, bu suyun yeteceğini nasıl iddia edebiliyorsunuz? Çünkü yazıda belirtlen ikinci isale hattı İstanbul’a verilen su miktarını artırmıyor, Sakarya’dan Melen’e bir hat çekildiği için Melen’in azalan suyunu tamamlıyor. Yani yeni hatla Melen’den gelen su değil, Melen regülatörlerine gelen su artmış.

İSKİ’’nin Melen’le ilgili çalışmaların son durumunu detaylarıyla açıklaması iyi olur.

2015’de biteceği söylenen ikinci isale hattıyla İstanbul’a verilebilecek toplam su miktarı kaç milyon metreküpe çıkacaktır? Bu çalışmalar 2015’in hangi ayında bitecektir? 2016 yılında biteceği söylenen Melen barajıyla bu miktar kaça çıkacaktır? Melen ve Yeşilçay’ın debisi normal şartlarda nedir? Kuraklık koşullarında bu kaça inmiştir? Bölgede yaşayan insanların ne kadarına ihtiyacı vardır? Akarsu havzasındaki diğer canlıların hakkı olan su miktarını kaç olarak hesaplıyorsunuz? Bütün bunlara bir de Sakarya’dan aktarılan suyun kalitesiyle ilgili soruları eklemek gerek, ama bu bir başka yazının konusu.

İSKİ’nin iklimle kumarı

İSKİ açıklamasında ayrıca “su yönetiminde tasarruf amacıyla su kesintisi uygulaması yapılmamıştır, yapılmayacaktır” diyor. Ama İSKi sadece kesinti değil, hâlâ doğru düzgün bir tasarruf çağrısı da yapmıyor. Hatta su sorunu olduğunu yükek sesle söylememeye de devam ediyor. Bunun nedenini hâlâ merak ediyor ve açıklamalarını bekliyorum. İstanbul’un kendi su kaynaklarında en fazla Ağustos ayı sonuna kadar yetecek su kaldığı ve Melen ve Yeşilçay’dan gelen suyun İstanbul’un ihtiyacını karşılamaya yetmeyeceği ortadayken, neden su tüketiminin azaltılması için hiçbir çağrı yapmıyorsunuz? Örneğin ABD’de California eyalet yönetimi kuraklık nedeniyle su kullanımına dair sert yasaklar getirdi. Çünkü eyaletin en önemli su kaynağı olan Hoover barajında su seviyesi rekor seviyede düştü. İklim değişikliği dünyanın çok farklı yerlerini kavurmaya devam ediyor, üstelik bu sene bir de El Nino geliyor. Yani sorun bize özgü değil. Kuraklık İSKİ’nin suçu da değil. Siz neden ciddi bir tasarruf çağrısı yapmıyor, araba yıkamak, havuz doldurmak, bahçe sulamak gibi mecburi olmayan su kullanımlarını yasaklamak veya kısıtlamak yoluna gitmiyorsunuz?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İSKİ’den bir ricam da park ve bahçeleri ve yol kenarlarındaki çimleri ve çiçekleri sulamakta kullandıkları suyun şebeke suyu olmadığını açıklamaları. Hatta sulama yaptıkları her yere tabelalar asarak bu susuzlukta şebeke suyunu böyle savurganca harcamadıklarını ilan etmeleri gerekir. Bu da bir farkındalık yaratma yoludur. Çünkü o sulama görüntüsü İstanbul’un su kıtlığı çeken değil, su bolluğu içinde yüzen bir kent olduğu imajını veriyor. Zihnimizdeki bu su bolluğu görüntüsüyle biz nasıl tasarruf yapalım?

Neticede, İSKİ’nin söylediklerinin ve yürüttüğü politikanın tek bir açıklaması olduğunu düşünüyorum. İstanbul’un ve Türkiye’nin su yönetimi bürokrasisi ve politikacılar, İstanbul’un Eylül ayından itibaren ciddi bir su sıkıntısıyla karşılaşabileceğini biliyor, ama yine Eylül ayından itibaren ciddi yağışlar olacağını ve İstanbullular hiç hissetmeden bu krizi atlatacaklarını düşünüyorlar. Bunun için de, tam seçim döneminde, İstanbullular’ın moralini bozmak, su sorunu yaşıyor olduğumuzu fazla görünür hale getirmek, su kesintisi veya az su kullanın çağrısı yaparak bu konudaki itibarlarını zedelemek istemiyorlar.

Yani İSKİ kumar oynuyor.

Eylül’de günlerce yağmur yağacağına, barajların dolacağına, her şeyin güllük gülistanlık olacağına inanıyor.

Peki ya yağmazsa?

Ümit Şahin – Yeşil Gazete

You may also like

Comments

Comments are closed.