Köşe YazılarıManşet

Hükümet, İBB ve İSKİ İstanbul’da su krizi olduğunu neden kabul etmiyor?

0

Önce durumu kısaca özetleyelim.

İstanbul’da 2013 sonu resmi nüfus istatistiklerine göre 14 milyon 160 bin kişi yaşıyor. (Bu, adrese dayalı nüfus tespiti rakamı olduğu için aslında daha fazla insanın İstanbul’da yaşadığı, buna yazın sayısı artan turistleri ve iş için gelip gidenleri de katarsanız rakamın 15 milyonu çok geçeceği kesin.)

istanbul barajBu oldukça kalabalık nüfus haliyle içme ve kullanma suyuna ihtiyaç duyuyor. Bu da her kentsel yerleşim yerinde olduğu gibi bir şebekeyle bütün yerleşim yerlerine dağıtılıyor. Bu şebekeye verilen su 10 baraj gölü (Alibeyköy, Büyükçekmece, Darlık, Elmalı, Istrancalar, Kazandere, Ömerli, Pabuçdere, Sazlıdere ve Terkos) ve 3 akarsudan (Yeşilçay, Düzce’daki Melen veyeni su alınan Sakarya nehri) geliyor. Baraj göllerinin tamamı İstanbul’un ve Trakya’nın kuzey ormanlarından gelen yağışlarla besleniyor. (Bu su toplama alanları da şu anda yollar, havaalanları ve yerleşim yerleriyle bir güzel betonlanıyor.)

Bilindiği gibi Türkiye bu yıl ciddi bir kuraklık yaşıyor. Bu da İstanbul’un bütün bu su kaynaklarındaki su miktarını son yılların en düşük seviyesine kadar geriletmiş durumda. İstanbul en son bundan 20 yıl önce yaşadığı bir su krizinin tekrarıyla karşı karşıya. Yani durum vahim.

Durumun neden vahim olduğunu rakamlarla verelim:

İstanbul’un günlük su tüketimi 2,5 milyon metre küp. Ancak yazın hem sıcaklar, hem de turist akını nedeniyle tüketim artıyor. Dünkü tüketim 2,7 milyon metre küpten fazlaydı. Son birkaç haftadır bu rakamın 2,8 milyonu geçtiği çok oldu.

Ne kadar suyumuz olduğunu anlamak ise kolay. Doğru düzgün yağış olmadığına göre barajlarda kalan suya ve Melen-Yeşilçay’dan gelen suya bakmak yeterli.

Melen ve Yeşilçay’ın her gün İstanbul’a verebileceği maksimum su miktarı 800 bin metre küp. Buralarda su azaldığı için Sakarya’dan su aktarılıyor, ama su taşıma kapasitesi bu kadar olduğu için Sakarya’nın suyu 800 binin üzerine çıkmamızı sağlayamıyor. Maksimum rakamı veri alıp bunu tüketimden düşersek, demek ki barajlardan her gün 2 milyon metreküp su çekmemiz lazım.

Bugün itibariyle barajlarda 192 milyon metre küp su kalmış. Yüzde olarak barajların doluluk oranı %22,18. Yazın işe yarar bir yağış olmayacağına göre bunun artma şansı yok. Ayrıca bu suyun hepsini kullanamayacağız. Sıcaklar artıyor, buharlaşma had safhada, bazı barajlardaki su kullanılamayacak kadar azalmış durumda (Ömerli, Pabuçdere ve Sazlıdere’de %10’lar civarında su kalmış, Alibeyköy zaten kullanılamıyor), ayrıca baraj göllerindeki bütün suyu pipetle şişenin dibindeki suyu içer gibi alamazsınız. Dolayısıyla kullanılabilir su miktarını  en fazla 100-120 milyon metreküp olarak kabul edebiliriz.

Bunu günlük 2 milyona böldüğümüzde, kabaca Ağustos sonlarında İstanbul’un sadece Melen ve Yeşilçay (artı Sakarya)’dan gelen günde 800 bin mereküp suya mahkum kalacağını söyleyebiliriz. Bu miktar ise günlük su tüketimimizin dörtte birinden biraz fazla. Tabii su bu kadar azalınca basınç düşecek, suyun dağıtılmasında teknik olarak da sorunlar çıkacak.

Eylül’ün başında itibaren ciddi yağışlar olmazsa (ki olmasını ve hemen barajların dolmasını beklemek fazla iyimserlik olur) İstanbul en iyi ihtimalle 1-2 ay susuz kalacak demektir.

Peki İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İSKİ ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı bu konuda ne yapıyor?

İSKİ’nin aldığı önlem, Melen ve Yeşilçay’dan getirilebilen maksimum suyu artırmak için yeni bir isale hattı yapmak. Bunun ekolojik eleştirisini, bu akarsuların suyunun sonsuz olduğunun nereden çıkarıldığını, hatta iklim değişikliğini bile bir yana bırakalım, yaptıkları yeni isale hattıyla hem bütün ihtiyacı karşılamaları da mümkün değil, ama zaten bu inşaatı 2015’de bitirmeyi planlıyorlar. Dolayısıyla şu anki acil krizle bu çözümün bir ilgisi yok.

Acil çözüm olarak yapılabilecek tek şey günlük tüketimi azaltmak.

Eğer günlük 2,8 milyon metreküp tüketim yarıya düşürülürse, suyumuz en azından Ekim sonuna kadar yeter. (Sonrasının yine garantisi yok, ama biz bu yazıda orta ve uzun vadeyi değil, gelecek ay sabahları kalktığımızda duş alabilecek miyiz, bunu konuşuyoruz.) Tüketimi azaltmanın yolunun da sistematik su kesintileri yapmak ve insanların su tüketmesini azaltmaları için ciddi ve zorlayıcı çağrı ve uyarılar yapmak olduğu açık. Öyle kısık sesle ve utangaç bir şekilde “lütfen az tüketelim” dediğinizde kimse ciddiye almayacaktır. Almıyor da zaten, zira alsaydı günlük tüketim sürekli artmazdı.

İBB, İSKİ ve bakanlığın web sitelerinde konuyla ilgili (uzun vadeli bir şey olan yeni isale hattı dışında) bir çözüm önerisi veya proje olmadığı  gibi, İSKİ’nin twitter’dan yaptığı cılız birkaç uyarı ve İSKİ web sitesinde çocuklar için hazırlanmış görünen ve hiçbir şey demeyen “su kaynaklarını koruyalım” çizgi filmi dışında bir şey yok.  Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu zaten ciddi bir kuraklık olduğunu kabul etmiyor. En son, “kuraklık olursa bıyıklarımı keserim” demişti. Bir de geçenlerde kuraklık sorununu çözdüklerini açıkladı. Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş‘ın da bir şey dediğini duymadım. (İnternetten taradım, en son Şubat ayında “kuraklık var, ama su problemi yok” demiş.)

Sonuç olarak:

– Hükümet, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı yukarıda çizdiğim tablonun benden daha iyi farkında olduğuna göre, demek ki bu gerçeği bilseler de kabul etmiyor ve açık olan bu bilgiyi İstanbul’da yaşayanlarla paylaşmıyorlar.

– Bu bilgiyi halkla (ciddi bir tonda) paylaş(a)madıkları için herhangi bir tüketimi azaltma çağrısı yapamıyorlar.

– Gerçeği kabul etmedikleri için de resmi ve sistematik bir program yapıp (basınç düştü, arıza oldu gerekçeleriyle yapılan fiili kesintiler dışında) su kesintisine gidemiyorlar.

Bu durumda Hükümete, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ve İSKİ yöneticilerine soruyorum:

– İstanbul’un ağır bir su krizi yaşadığını neden kabul etmiyorsunuz? Neden bu sorunu yüksek sesle açıklamıyorsunuz?

– Neden kısa vadede tamamen susuz kalmamızı engelleyecek radikal önlemler alarak tüketimi ciddi bir biçimde azaltmıyorsunuz?

– Neden yurttaşlara durumun vahametini anlatıp ciddi bir su tasarrufu çağrısı bile yapmıyorsunuz?

– Bu politikalarınızın 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimleri takvimiyle bir ilgisi var mı?

– Eğer önlem almadığınız için Ağustos’ta suyumuz tamamen tükenirse, barajlar tekrar dolana kadar İstanbullular’ın su ihtiyacını nereden karşılamayı düşünüyorsunuz?

Bir İstanbullu olarak, acilen cevap bekliyorum.

 

You may also like

Comments

Comments are closed.