Hafta SonuKitapManşet

İki yazar iki kitap: Alejandro Zambra ve Hakan Tağmaç

0

BOL KÖPÜKLÜ KAHVE KEYFİNDE BİR KİTAP

 

“Bu ülkede yetmişlerde doğmuş tüm küçük burjuva erkekler söz birliği edip, o nisan akşamı eve gittiklerinde karılarına, “Bu hafta sonu için çocuk oyun grubu, bale, drama kursu, ne varsa unut; taklacı güvercin uçurtmaya gideceğiz,” dese ne olurdu gibi saçma bir soru aklıma gelmiş, heyecanlanmıştım.” Hakan Tağmaç’ın Pupa Yayınları etiketiyle çıkan ikinci kitabı, ‘Ne Olur Geri Dönme’ işte o taklacı güvercin aslında. Kitap bağımsız öykülerden oluşsa da, Nadir’in üniversite, askerlik, iş ve evlilik sarmalındaki hayatının romanı olarak da okunabilir. Üniversitede okurken kırılacağı sanılan bu fasit dairenin nasıl olup da, dönüp dolaşıp, bir marketin koli kafesinin önünde noktalandığının öyküsü anlatılıyor. Büyük yengiler ya da yenilgiler yaşamadıkları için, anlatılmaya değer bulunmayan, okulda, işte, markette, berberde, semt lokantasında rastlayabileceğiniz insanların öyküsü anlatılıyor. Yazarın ilk kitabı ‘Rüyası Tekrar’ leziz bir yemek gibiydi ve okuru şaşırtan, heyecanlandıran, tedirgin eden iştahlı bir dili vardı. Yerli yerine oturan sözcükleri, her bir öyküsüyle okurunu da geçmiş günlerine götürmeyi başaran usta dili ve sakin anlatımıyla ‘Ne Olur Geri Dönme’ ise güzel bir yemeğin üzerine içilen bol köpüklü bir kahve gibi. Yemeği doymak için yersiniz, kahveyi keyif için içersiniz. ‘Ne Olur Geri Dönme, edebiyatın keyfine varmak isteyenlerin seveceği bir kitap.

Ne Olur Geri Dönme – Hakan Tağmaç – Öykü – Pupa Yayınları – Eylül 2012

 

DOSTUM ALEJANDRO İLE KONUŞTUK BİRAZ…

Alejandro Zambra, 1975 doğumlu Şilili bir yazar. Eve Dönmenin Yolları’nda, doğumundan iki yıl önce gerçekleşen Pinochet askeri darbesi sonrasını bir çocuğun gözünden anlatmış. Ben doğumumdan dört yıl önce olan muhtırayı ya da beş yıl sonra darbeyi nasıl anlatırdım? Acaba Latin Amerika edebiyatını her iki coğrafya da darbelerle yoğrulduğu için mi bu kadar seviyor ve anlıyoruz? Neyse bunlar uzun bir öykü ya da yazı konusu ben şimdi bu kısacık romanı, kısa da olsa tanıtma peşindeyim.

Dört bölümden oluşan kitap birbirine paralel olarak ilerleyen iki ayrı hikâyeden oluşuyor. Bir kitap yazan ve belki de bu kitap sayesinde ayrılmak üzere olduğu karısı Eme’yi yeniden elde etmeye çalışan yazarın ve âşık olduğu Claudia üzerinden -darbe sonrasındaki dönemde sorulan soruları yıllar sonra kızın dönüşüyle cevaplanan- çocuğun hikâyesi.

Alejandro Zambra çok yalın ve basit anlatıyor, karşınızda oturmuş sohbet ediyormuşsunuz gibi akıyor roman. Her şeyi aktarma telaşına da girmiyor; bir adamın geride kalan aşkından aklında kalan parçaları hatırlaması gibi anlatıyor.

Hikâyesi, anlattıkları bir yana kitabı altını çizip dönüp dönüp okumak isteyeceğiniz sözler için bile sevmek mümkün:

“Bir keresinde kayboldum. Altı ya da yedi yaşındaydım. Aklım başka yere gitmişti, birden annemle babamı kaybettim. Korktum ama sonra yolumu buldum eve onlardan önce vardım – ümitsizlik içinde beni arıyorlardı. Ama bence o akşamüstü asıl onlar kaybolmuştu. Çünkü ben eve dönmeyi biliyordum ama onlar bilmiyordu.”

“Artık çok geçti, bozguna âşık olmuştuk, yaralarımız ganimetimizdi, tıpkı çocukken ağaçların arasında oynadıktan sonra olduğu gibi.”

“Hikâyesini acı vermiyormuş gibi anlatmayı öğrenmek. Bu, (Claudia için) büyümek demekti.”

“Kimse kimsenin adına konuşamaz. Çünkü her ne kadar bir yabancının hikâyesini anlatmak istesek de eninde sonunda hep kendi hikâyemizi anlatırız.”

Belki de önce Eve Dönmenin Yolları’nı okuduğum için yazarın ilk kitabı olan, çeşitli ödüller kazanan sinemaya da aktarılan Bonzai’yi pek sevemedim. Ama Eve Dönmenin Yolları’nda karşılıklı oturup sohbet ettiğim, dertleştiğim, acısını hissettiğim Alejandro Zambra sonsuza dek dostum benim. Siz de iyi bir dost istiyorsanız, önce Eve Dönmenin Yolları’nı öğrenin.

Alejandro Zambra, Eve Dönmenin Yolları, çev. Çiğdem Öztürk, Notos Kitap, Nisan 2013

 

Mehmet Fırat Pürselim

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.