Dış Köşe

Kemalist Ermenistanlılar – Aris Nalcı

0

Yazmaya vakit bile olmuyor bu aralar. Çok iş var çok.

Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları her gün bir başka yazı konusu olabilecek şeyler getiriyor aklıma. Ülke gündemi Kürt sorunu ile meşgulken. Bir yandan da olaylar dipten dibe gelişiyor. Gündemin altından yürüyen suları kaçırmamak gerek diye düşündüğüm için uzun süredir yazmadıklarımı birleştireyim dedim…

RTE geçtiğimiz haftalarda Eğitim Öğretim yılı tam başlamak üzereyken Ermenistanlı göçmen ailelerin çocuklarının artık Türkiye’deki Ermeni okullarına misafir öğrenci olarak kabul edilebileceğini söyledi. Bu konuda yönetmelik bile çıkarıldı. Düşünebiliyor musunuz? Yine birkaç ay önce Ermenistanlı “100 bin göçmeni sınırdışı ederiz” diyen başbakan şimdi Ermenistanlı göçmen çocuklar için bir şeyler yapıyor.

Konu vicdanına seslenmiş olmalı. Türkiye’deki sayıları 25 bin kişiye ulaştığı düşünülen Ermenistanlı göçmenlerin en az 200-300 çocuğu olduğunu biliyoruz. Bu başlı başına uluslararası bir sorun aslında. Zira Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesine imza atmış bir ülke olan Türkiye komşusuyla diplomatik ilişkisi olmadığından dolayı yıllardır Ermenistanlı çocukların bu durumunu görmezden geliyordu. Sonuç tabii ki Ermenistan’dan gelen ilk neslin zihninin hebası oldu. 10 yıldır burada yaşayan ailelerin çocuklarının bazıları ne Türkçeyi öğrenebildi ne Ermeniceyi.

Neden mi?

Gelin anlatayım.

Ermenistan’dan 1992’den sonra yurtdışına başlayan göç zaten ülkedeki milyonu aşkın insanı anavatandan uzaklaştırdı. Bu insanların onbinlercesi de Türkiye’ye gelip döndü. Göç halen sürüyor. Türkiye maddi olarak getirisi en yüksek işlerle dolu olduğundan göç eden ailelerin ülkeye geri dönmek isteyenlerinin ilk tercihi oldu. Ama Türkiye’ye gelen Ermenistanlı aileler çoğunluk tüm göçmenler gibi ucuz iş gücü olarak görüldü. Kaçak çalıştırıldı. Bu sebepten dolayı da ülkelerine göndermek istedikleri parayı biriktirebilmek ve vizeleri dolmadan ayda bir yurtdışına çıkabilmek için daha çok çalışmak, resmi anlamda resmi olmayan şekilde mesaiye kalmak zorundalar.

Göç edenlerin büyük bir kısmı kadınlar. Daha kolay iş bulabildikleri için işçi olarak çalışmak durumunda kalanların çoğunun anne olduğunu da ekleyelim bu duruma. Evde annesini sadece gece uyurken görebilen çocukların durumunu tam olarak anlatmış oluruz herhalde.

Tarihsel korkular sebebiyle sokağa da bırakılmaktan çekinilen bu çocuklar hem asosyal hem de iki dilden avare bir şekilde büyüdüler. İlk nesil bu zorlukların en çirkinlerini yaşadı. Burada çocuk yaşta hamile kalan kızlar. Kaçırılıp Silivri’deki barlarda çalıştırılmak zorunda bırakılanlarla doldu bu nesil.

Sonrasında Gedikpaşa Protestan Ermeni Kilisesi duruma el koydu. 10 yıl önce ürkek adımlarla başlayan girişimler sonucunda kilisenin din görevlisi Krikor Ağabaloğlu yıllar önce Anadolu’dan gelen Ermeni yetimlere kapılarını açan, Hrant Dink gibi insanlara hayatı öğreten Protestan kilisesinin bodrumunu bu kez göçmenler için açtı.

Bodrum bir okula döndü. Önceleri aileler az da olsa bir katkı yapmak zorunda kalıyorlardı. Zira Gedikpaşa’da yaşayan Ermeni olmadığından bağış da toplanamıyordu. Şimdi artık iki yıldır uluslararası desteklerle okul kendi kendini döndürebiliyor. Öğretmenler Ermenistan’dan geliyor.

10 yıl önce devlet ne der korkusuyla başlayan girişim için bugün Ağabaloğlu korkmadan konuşabiliyor. “Devlet hiç gelmedi buraya, gelse de ne yapacak.” diyor.

Çünkü o da biliyor devletin de bildiğini.

Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır yıllardır yapılan ve Türkiye devleti bunun hesabını hiçbir nesile vermeyecektir. O yüzden otonom olarak üretilen çözümlere karşı da söyleyecek lafı olamayacaktır Türk devletinin.

Yıllarca Anadolu’da Kürtçe eğitimi ve dili görmezden gelen Türkiye Cumhuriyeti’nin şimdi Kürtler, Ermeniler kendi okullarını açmak isteyince bir şey diyemeyeceği gibi. Çünkü yıllarca görmezden geldiğiniz toplumlar, sorunlarıyla ilgili kendi spontane çözümlerini ürettiklerinde size söyleyecek söz kalmaz.

Bu yüzdendir ki şimdi Başbakan Ermenistanlı çocuklara eğitim hakkı verdiğinde (ki eğitim hakkı doğal bir haktır kimsenin vermesine gerek yoktur) inanası gelmiyor kimsenin.

Öte yandan 100’ü aşkın Ermenistanlı öğrencinin aileleriyle konuştuğumuzda duyduklarımız yeni bir geleceğin de kapılarını aralıyor.

“Kaçak” okulun öğrenci velileri çocuklarının Türkiye’deki Özel Ermeni Azınlık Okulları’nda eğitim almasını istemiyor. Neden mi?

Aslında Türkiyeli Ermenilerin kendisinin rahatsız olması gereken bir durumdan ötürü. Eğitimdeki ayrımcılık…

Türkiye’deki Ermeni Azınlık Okulları’nın şu anda devlet okulları ile aynı müfredatı küçük ayrıntılar dışında paylaştığını hatırlatarak yazmaya devam edelim.

Bu okullarda Batı Ermenice dil eğitimi ve din dersi dışında resmi olarak herhangi bir şekilde çocuklara Ermenilikle ilgili bir şey anlatılmıyor. Ama Türk Tarihi ve Atatürk İlke İnkılapları ve Coğrafya’yı Türkiye kaynaklarından, tek taraflı olarak öğreniyorlar. Yani “Kemalist” bir eğitimin bir öğesi haline geliyor, her sabah “Türküm, doğruyum, çalışkanım” sözleriyle derse başlıyorlar.

Şansları var ise Ermenice dil eğitimi sırasında arada birkaç tarihsel bilgi de alıyorlar.

Oysa ki Ermenistanlı öğrenciler “kaçak” okullarında kendi tarihlerini, mitolojiden bugüne, cumhuriyet tarihine kadar her şeyi öğreniyor üstüne Türkçe’yi de gayet iyi konuşuyorlar.

İşte gelecekle ilgili yeni önermelerde bulunmamızı sağlayacak olan da bu. Ermenistanlı veliler kendi okullarını istiyorlar. Çok şey mi istiyorlar. Hayır. Türkiye’de bir şeyin doğru yapılabilmesi için var olan sistemin kökten yıkılması gerektiğinin farkındalar. Çocuklarına Türkiye’deki Azınlık okullarında eğitim aldırmakla yetinebilirlerdi. Ama o zaman ileride Ermenistan’a gidecek olan çocukları “Kemalist Ermeniler” olarak döneceklerdi…

Bugüne kadar var olan haklarını dahi doğru dürüst kullanamayan Türkiyeli Ermenilerin bu okulların özerkliğini istemeleri şimdilik hayal gözüküyor. Dolayısı ile Ermenistanlılar da kendi özerk okullarını talep ediyorlar. Bu da ekonomik olarak bir hayal gibi duruyor şu anda. Çünkü milyon dolarlara mal olacak bir okulu Ermenistan’ın finanse etmesi mümkün gözükmüyor.

Çözüm… Öğrenci sıkıntısı çeken Türkiyeli Ermenilerin bugüne kadar birçok farklı sebepten dolayı ilişki kurmaktan sakındığı, sadece hizmetli olarak görmek istediği göçmenlerle entegre olması…

Aris Nalcı [email protected]www.demokrathaber.net

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.