Röportaj

Ceren Gergeroğlu: “İspanya’daki genel grevde yüz binler sokaktaydı.”

0
Ceren Gergeroglu

Ceren Gergeroglu

Neden Ceren Gergeroğlu?

ODTÜ uluslar arası ilişkiler mezunu olan Ceren, yaklaşık 3 yıldır İspanya’da yaşıyor.  Kültür Siyaseti Yönetimi mastırına sahip olan Ceren, aynı zamanda ana faaliyet alanı barış olan bir sivil toplum kuruluşunda çalışıyor. Kendisi ,geçtiğimiz günlerde İspanya’daki genel grevin katılımcılarından biriydi. Ceren genel grevi, İspanya’yı ve ekonomik krizin İspanya’daki etkilerini Yeşil Gazete’ye değerlendirdi.

— Merhaba, Ceren Hanım öncelikle bize kendinizi tanıtabilir misiniz?

—Merhaba. Kendimi tanıtmaya nereden başlayayım? Bilemedim, şimdiden mi geçmişten mi? En çok özlediklerimden başlayayım en iyisi. Ankara’da doğdum, büyüdüm. ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde okurken, Avrupa Öğrencileri Forumu (AEGEE)’na katıldım. Türk-Yunan Sivil Diyalogu Projesi gibi birçok projede çalıştıktan sonra, aynı organizasyonun yönetim kurulunda da bir yıl boyunca çalıştım. Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olduktan sonra İspanya’ya geldim. Burada Proje ve Kültür Siyaseti Yönetimi üzerine master yaptım. Mastera devam ederken İspanyol bir sivil toplum kuruluşu olan “Asamblea de Cooperación Por la Paz” (Assembly of Cooperation of Peace – Barış için Kalkınma Topluluğu) ile 2008 yılında çalışmaya başladım. Şu an Aragón Bölgesi’nin Temsilcisiyim ve Aragón’daki bütün uluslararası kalkınma (Guatemala, Senegal, Haiti, Fas, Filistin, Senegal, El Salvador, Honduras çalıştığımız ülkelerden bazıları) ve sosyal hareket projelerini (eğitim, duyarlılık, araştırma vs.) koordine ediyorum.

— İspanya’daki genel grevin amacı ne? Hangi örgütler organize etti, bu grevi?

—29 Eylül’de İspanya’da gerçekleşen Genel Grev aslında “bardaktan taşan son damla” protestosu. Krizin başından beri sosyalist biri hükümetin tamamen neoliberal politikalar izlemesinin ve halkı ikinci plana itmesinin sonucu. Bankalara binlerce euroları verirken şimdiye kadar geçerli olan birçok sosyal yardım tamamen silindi. Bunlardan biri “bebek çeki”ydi mesela. Burada her aile yeni doğan bebekle birlikte devletten 2000 €’lük bir çek alıyordu. Bir nevi, devlet’ten gelen “maşallah altını”’ydı bu. Ama bunu bile kestiler.

Bunların dışında, memurların maaşları düşürüldü, neredeyse bütün devlet yatırımları donduruldu, emekli ikramiyeleri, araştırmaya ayrılan fonlar, burslar ve uluslararası kalkınmaya ayrılan bütün bütçe çok büyük ölçüde kesildi. Ve yeni bir iş reformuyla, %20’sinin işsiz olduğu bir ülkede şunlar yasallaştı:

  • İşten çıkarmanın kolaylaştırılması,
  • Geçici kontratların desteklenmesi,
  • İşverenlerin gücünün artırılması,
  • İşten çıkarma tazminatlarının kısıtlanması,
  • Yeni iş olanaklarının yaratılmaması.

Bunların dışında, emekli tazminatların ve koşullarının da çalışanların aleyhinde daha sonra değişeceğinin duyurulmasıyla İspanya’nın iki büyük sendikası (İşçilerin Komisyonu – Comisiones Obreras ve Genel Çalışanlar Birliği – Union General de Trajadores) tarafından genel grev açıklandı. Grev diğer sendikalar ve 2000 e yakin sivil toplum kuruluşu tarafından resmen desteklendi.

— Sanırım ekonomik kriz, birçok Avrupa ülkesini etkiledi. En çok etkilenen ülkelerden biri olarak da İspanya gösteriliyor. İspanya’da yaşayan biri olarak krizin İspanya’daki etkileri hakkında gözlemlerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?

29 Eylül 2010'daki Genel Grev'den bir Görüntü

—İşsizlik gündemde olan ilk şey. Ülkenin %20’ sinden fazlası işsiz durumda. Elbette ki işsiz olanlar kötü durumdalar ve işin kötü tarafı, işi olanlar da iyi durumda değiller. Özel sektörden ve işverenlerden gelen çok net bir tehdit söz konusu. O yüzden insanlar çok kötü şartlarda çalışmayı kabul ediyorlar.

Birçok göçmen kendi ülkesine geri döndü. Burada kalanlar da gittikçe artan yabancı düşmanlığının ilk hedefi durumundalar. Tutucu parti ve medyanın sayesinde “kısıtlı” olanı paylaşma sloganları ve herkese yer olmadığını çığıran sloganlar söz konusu.

Bir diğer konu ise inşaat sektörü. Son 15 yıldan beri ekonomisini inşaat sektörüne dayayan İspanya, diğer sektörlerin gelişmesine izin vermemekle kalmayıp, şu an sadece bu sektördeki işçileri değil, sektörün kullanıcılarını da mağdur etmiş durumda. Yani şunu demek istiyorum: Bilimde, tarımda, turizmde, servis sektöründe ilerlemek, okumak yerine, ne yapıyoruz? Ev yapıyoruz… Paramız mı var, ne yapıyoruz? Ev alıyoruz… Tabii ki bu yapım-alım-satım bu sektörün fiyatlarını uçuruyor. Bu uçuk fiyatlar karşısında bankalar tabii ki ellerinde aspirinler, reçeteler hatta nane-limonlarla kapınızda. Buradaki deyişle: “hipteca”. Ve kriz geliyor. Birçok insan bankaya olan borçlarını ödeyememekle kalmıyor, evlerini kaybediyorlar. Bankaya evlerini hibe verip, hala borç ödeyenleri biliyorum.

—En çok orta ve alt sınıf mı etkilendi? Bir de “binlikler” diye bir terim var sanırım İspanya’da. Bu terim neyi ifade ediyor?

—Tabii ki her zaman, her yerde olduğu gibi, yine alt ve orta sınıf etkilendi. Ama işin ilginç tarafı birçok iş adamı birçok satılamayan ve borçları olan mülkle kaldı ve nakit anapara sorunu çekiyor.

Binlikler meselesine gelince… Burada herkes binlik… Bu terim 1000 €’luk maaş alanları ifade ediyor. Bu da daha önce bahsettiğim kötü koşullara bir örnek mesela. Herkes, her işte ortalama bu maaşı alıyor, İspanya’da…  Bütün nüfusun çoğu alt-orta sınıf olmaya başladı, fiyatlar artıyor ve maaşlar artmıyor, hatta düşüyor.

—Greve geri dönersek, grev nasıl geçti? Katılım nasıldı?

Sendikaların hepsi ve birçok organizasyon destekledi. Sokaklarda her şehirde yüz binlerce kişi vardı. Ama ebetteki ölçmek çok zor katılımı, her kafadan bir ses çıkıyor. Sendikalar %72 katılım açıklarken, hükümet %7 den bahsediyor.

Ama birer “yeşil” olarak, katılımı ölçmek için bir objektif yol ise “enerji tüketiminin ölçümü”. (Tabii ki sanayi sektöründeki etkisi çok daha büyük). Corriente Alterna adlı sendikalist antikapitalist platformun istatistiklerine göre, 29 Eylül çarşamba günü enerji tüketimi gecen pazar gününden sadece %2 fazlaydı. Bu da demek oluyor ki; grev boyunca % 86,40 daha az sanayi enerjisi tüketildi.

Bu bilgilerden anlaşılacağı gibi, Genel Grev daha çok üretim yapan sanayi sektöründe görüldü. Aynı zamanda devlet servisleri, ulaşım, temizlik, devlet daireleri hizmetlerini en aza indirdi.

—Greve katılanlar neler talep ediyorlar?

Hükümetin reformu geri çekmesini ve emeklilik tazminatlarına ve koşullarına dokunulmamasını talep ediyorlar.  Ama ideolojik açıdan bakarsak, bu bir arkadaşın arkadaşa uyarısı gibi gözüküyor. Bir nevi sendikalar ve organizasyonlar hükümete; “kendine gel ve adil gibi davran” demeye çalışıyor.

—Peki, Devletin ve ana akım medya’nın greve karşı tutumu nasıldı?

Ana akım medya Genel Grev’in desteklenmediğini bile yazdı. Bir kaç gazete dışında, grevin başarısızlıkla sonuçlandığını yazdılar ve hatta neredeyse hiç konuşulmadı. Tahmin edersiniz ki burada da medya büyük şirketlerin bir parçası. Aynı zamanda yayınladıkları fotoğraflarda sokaklardan dolup taşan insanları gösteriyordu.

Bugün Zapatero’nun yaptığı açıklamaya göre, “Şu an iş reformu onaylanmış bir yasa ve saygı duyulması gerekir. Bir kaç yıl içinde meyvelerini verecektir ve o zamana kadar değiştirilmeyecektir.”

Şimdilerde emeklilik konusu hakkında sendikalarla bir toplantı yapmak istiyorlar.

—Merkel’den Sarkozy’e Berlusconi’den Erdoğan’a birçok Avrupa ülkesinde merkez sağ / muhafazakâr hükümetler var. İspanya’da ise sosyalist Zapatero Başbakan. Ekonomik kriz ve bu krizin tetiklediği sosyal sorunlar karşısında sosyalist hükümetin tavrı nasıl?

Sosyalist hükümetin bu konuda bir tavrı yok, gayet muhafazakâr siyaset izleniyor. Ve zaten dediğim gibi sorun da bu. O yüzden ona oy verenler de grev yaptılar.

Kriz dışında alınan sosyalist tavırlar daha çok progresist konularda beliriyor; kürtaj konusu, laik devlet adımları, eşcinsellere tanınan haklar vs…

—Kriz ve bu tür genel grevler Zapatero Hükümeti’ni etkiler mi?

Evet, etkileşim halindeler. Özellikle kriz…

—Son olarak, İspanya’da yaşayan bir Türkiyeli olarak bize Türkiye ve İspanya’daki işçi haklarını karşılaştırır mısınız?

Aslına bakarsak kâğıtta çok fazla değişen bir şey yok haklar konusunda. Asıl değişen zihniyet ve yaşam tarzı…

—  Bizimle deneyim ve görüşlerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim.

(Röportaj: Devin Bahceci)

More in Röportaj

You may also like

Comments

Comments are closed.