Köşe Yazıları

Acil Demokrasi

0

AKP’nin ilgilendiği en son şeyin demokrasi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Seçimlerde yüksek oy almanın her istediğini yapmak için yeterli olduğunu varsayan ilkel bir demokrasi algısı var AKP’nin.

Seçimlerde aldığı oyla ülkenin ekonomik gücünü ve bürokrasisini ele geçirmeye başlayan, ama devletin silahlı güçlerini ve yargıyı bütünüyle kontrolu altına alamadığı için kendini tam olarak iktidar hissetmeyen, bu arada ülkeyi sadece kendi parti/cemaat çıkarları için de değil, öncelikle küresel sermayenin ve ABD’nin çıkarları doğrultusunda yöneten bir parti AKP: Hem küresel ekonomik dengeler lehine olduğu için, hem özelleştirmelerden elde ettiği gelir nedeniyle, hem de sosyal hakları sıfırlama politikasını henüz sonuçlandırmadığı için 22 Temmuz seçimlerinde yüksek oy aldı ve tekrar tek başına iktidar oldu.

AKP’nin son seçim başarısının önemli bir nedeni de karşısında etkili bir muhalefet olmayışı ve yürüttüğü neoliberal-muhafazakar sağ politikalara karşı seçenek sunan sol bir alternatif bulunmayışıydı. AKP’nin ilk iktidar döneminde yürüttüğü konjonktürel AB’ye uyum politikaları da, karşısındaki geleneksel otoriter siyasi yapılarla karşılaştırıldığında, demokrat bir görüntü verdi ona.

Oysa AKP ne demokrat, ne de özgürlükçüydü. Küresel sermayenin ve kendi ideolojik hedeflerinin gerektirdiği ölçüde demokrat görünmeye çalıştı o kadar. Bunu, yani AKP’nin demokrasiyle ve özgürlüklerle herhangi bir ilişkisi olmadığını unutmak, bizi yanlış yerlere sürükleyebilir.

Ama bu, AKP’nin kapatılmasını savunmak, ya da AKP’ye karşı açılan kapatma davasına meşruiyet kazandırmak anlamına gelmemeli. Yargıtay Başsavcısı’nın açtığı dava tam bir darbe girişimidir çünkü. Kimlerin kararıyla yapıldığı hiçbir zaman tam olarak bilinemeyecek bir darbe girişimi… Cumhurbaşkanının ve başbakanın siyasetten yasaklanmasının hükümet darbesinden başka bir ismi olabilir mi? AKP’ye karşı olan cephenin bir bölümü seçimlerle yenilmediğini gördükleri iktidar partisini yüksek mahkemeleri kullanarak, o da olmazsa askeri yolla devirmek istiyorlar.

Hayır, demokrasi AKP’nin sandığı gibi bir şey değil. Ama darbecilerin sandığı gibi bir şey de değil…

Çünkü sandıkta yenilmediğini gördüğünüz iktidarı seçim dışı yollarla devirmeye kalkışmak demokrasi değildir…

Bazı demokrat yazarların iddia ettiği gibi bu durum cumhuriyet elitinin iktidarı bırakmama kavgası da değil ama… Çünkü bu yorum iktidarın tek parça olduğu ve AKP’nin iktidar olanaklarını kullanamadığı anlamına gelir ki, bu da doğru değil. Yaşanan çatışma tepede yürüyen bir iktidar kavgası. Kemalist bürokrasiyle (ve diğer elitle) AKP hükümetinin, paylaştıkları iktidarı tek başlarına elde etme kavgası. Bir tarafın arkasına ‘çağdaş yaşam’ savunucularını, diğer tarafın ‘mütedeyyin’ seçmeni alıp sürdürmeye çalıştığı bir iktidar kavgası.

Meşru siyasi zemin dışında yürüyen bu kavga demokratik değildir. Hangi yandan bakarsanız bakın…

Ergenekon soruşturmasını, sonuna kadar gidilmesi ve en tepedeki liderlerin deşifre edilmesi zor da olsa, Türkiye’de artık herkesin malumu olan derin devletin belki de ilk kez zorlandığı bir operasyon olduğu için dikkatle izlemek ve desteklemek gerekiyor. AKP, yürüttüğü iktidar kavgasında işine yaradığı yere kadar götürmeye çalışacaktır bu işi. Ama asıl amaç ne olursa olsun, bu soruşturma ne kadar ileri götürülebilirse, Türkiye demokrasisi için o kadar iyi olur.

Darbe planları yapan, ya da darbe planı yapanları açık ya da örtük bir şekilde destekleyen parti liderlerinin, öğretim üyelerinin ve gazetecilerin de soruşturma kapsamına alınması hiç de olumsuz değil. Ama bütün bu gelişmelerin AKP’nin (tıpkı başörtüsü tartışmasında özgürlükçüymüş gibi gösterildiği gibi) demokrasi yanlısı bir parti olduğu izlenimini yaygınlaştırmak için kullanılması son derece tehlikeli.

Bu noktada çok basit gibi görünen en meşru talepleri hiç usanmadan ve basit olmasına aldırmadan tekrarlamak gerekiyor:

Demokrasinin tavizsiz, özgürlüklerin istisnasız olması ve çoğulculuk…

Çoğunluğun diktası değil, herkes için demokrasi…

Darbeci değil demokratik partiler, seçimle gelen hükümeti seçimle göndermenin asıl amaç olduğu bir siyasi mücadele…

Toplumu militarize eden ve darbeci cunta girişimlerinin yatağı olmaya devam eden değil, sınırlarına geri çekilen ve demokratik kontrole tabi bir ordu…

Sokakta, doğrudan demokrasi temelinde gelişen, manipüle edilerek araç konumuna düşürülmeyen gerçek bir toplumsal muhalefet; bağımsız ve etik kurallara bağlı bir medya…

Acil demokrasi!..

Darbe planı yapanlarla dayanışmak demokratlık değildir…

Demokrasiden nasibini almamış AKP iktidarına destek olmak da…

You may also like

Comments

Comments are closed.