Röportaj

Alain Lipietz: “Güney Amerika’da bir yeşiller akınından söz edebiliriz”

0
Marina Silva Brezilya'da oyların %20'ye yakınını aldı

Marina Silva Brezilya'da oyların %20'ye yakınını aldı

Marina Silva Brezilya’da şaşırtıcı bir başarı kazandı. Lula’nın eski Çevre Bakanı ve halk arasında yolsuzluğa karşı mücadelesiyle tanınan Marina Silva Pazar günü yapılan birinci tur başkanlık seçimlerinde oyların %19,3’ünü aldı. Fransız Yeşilleri’nden, Güney Amerika’daki ekoloji hareketini yakından inceleyen isimlerden Alain Lipietz’le bu sürpriz gelişme hakkında konuştuk.

– Marina Silva’nın başarısını neye bağlıyorsunuz? Brezilya’da yeşil farkındalığın artmasına mı?

Brezilya yeryüzünde ekolojiye en yakın ülkelerden biri. Brezilyalıların doğayla ilişkileri çok kuvvetli, bayrakları dahil birçok yerde doğayı temsil eden semboller görülebilir. Bu nedenle Brezilya’da ekolojik farkındalığın varlığı bizi şaşırtmamalı, ancak Silva’nın %20 ‘lik oy oranını da sadece bunla açıklayamayız tabi…

Alain Lipietz

Küskünlerin oyları mı bunlar sizce?

Yeşiller Partisi, İşçi Partisi’ne küskün olanların oylarını yönlendirdiği ilk odak olmuştur her zaman. Şimdi Dilma Rousseff yarışı kazanacak gibi gözüküyor; Silva da ülkede son yıllarda devam ettirilen teknokratik ve ihracat ağırlıklı -ve hem çalışanları, hem de doğayı mahveden – ekonomik sisteme kızgın olanların oylarını toplamış gözüküyor.

– Bunda Silva karakteri de etkili herhalde?

Marina Silva bir anlamda Brezilya’nın mağrur fedaisidir: Amazon’larda doğmuş, alçakgönüllü ve Brezilya devletinde en üst mevkilere kadar tırmanabilmiş genç bir kadın… Hükümete girdiği andan itibaren Lula’nın çevre politikasını adam etmeye, düzeltmeye çalıştı. Ormansızlaştırma ve GDO’lu ürün ihracatı politikalarıyla mücadele etti. Ancak 7 yılın sonunda, baktı ki olacak gibi değil, istifasını verdi ve hükümetten ayrıldı… Bugün ona oy verenlerin yarısı çevreci değil belki ancak bu güçlü, kararlı ve ilkelerinden taviz vermeyen kadın figürüne saygıları var. Aynı Eva Jolly örneğinde olduğu gibi.

– Marina Silva bir Eva Jolly mi yani?

Evet, bunu kesinlikle söyleyebiliriz. İkisi de Yeşiller Partisi’nde, ikisi de politikaya nispeten yeni atılmış, ikisinde de aynı kararlılık ve yozlaşmaya, yolsuzluğa karşı mücadele ruhu var.

– Brezilya’da Yeşiller Partisi’nin durumu nedir?

Çok güçlü değiller, sadece birkaç vekilleri var parlementoda. Marina Silva’nın da kampanyasını kısıtlı imkanlarla ve kendi başına yürütmesi gerekti. Televizyona pek çıkamadı örneğin. Böylesine imkanlardan böylesine bir sonuç elde etmek için onun gibi bir karaktere sahip olmak lazım herhalde.

"Lula'nın ekoloji politikaları tam bir yıkım."

– Lula’nın ekoloji politikasının sonuçları hakkında ne söyleyebiliriz?

Tam bir yıkım! GDO’lu tarımı teşvik etti, artık kimsenin yüzüne bakmadığı eski tip devasa ve 20 sene içinde miadını dolduracak barajlar inşa etti, Amazon bölgesini fakir halkın sefalet içinde yaşadığı “bidon-şehirlerle” dolduracak sözüm ona altyapı hamleleri yaptı. Kısaca kendisinden önce gelen tüm başkanların yaptığı hataları tekrarladı ve  modası 1940’larda kalmış, diktatörlük altında uygulanagelmiş  bir ekonomik model uyguladı.

– O halde ekoloji Brezilyalıların bir numaralı önceliği değil diyebilir miyiz?

Ortalama bir alt-gelirli Brezilyalı için, ki nüfusun çoğunluğu bu durumda, ekoloji bir nevi lüks kalıyor. Feyzini Avrupa’dan alan bir tüketim toplumunu düşlüyorlar ve böylesine bir yaşamın çevre ve ekoloji üzerinde yaratacağı tahribatı görmüyorlar. Ancak aynı zamanda, az önce de belirttiğim gibi, doğayla çok güçlü bir bağları var. Bugüne dek imzalanmış en önemli çevre anlaşmalarından ikisi olan biyoçeşitlilik ve iklim anlaşmalarının 1992’de Rio’da, Yeryüzü Zirvesi’nde imzalanmış olması bir rastlantı değil. Brezilya geleceğin ülkelerinden biri, ancak iki gelecek senaryosu arasında kalmış bir ülke : Mirasçısı olduğu toprakları ya yok edecek, ya da koruyacak. Bu konu da yeni değildir aslında, kökeni kölelik sistemine kadar gider. Lula dev tarım şirketleriyle ittifak yaparak Brezilya’yı dünyanın GDO ambarına çevirdi, ancak çevresel sorunlar artarak devam ediyor.

– Kolombiya’da Antanas Mockus, Brezilya’da Marina Silva… 2000’lerdeki kızıl dalgadan sonra şimdi de yeşil bir dalgadan söz etmek mümkün mü Güney Amerika’da?

Evet, hatta bir yeşiller akınından bile söz edebiliriz. Lula’yı iktidara taşıyan ve tüm Güney Amerika’yı etkisi altına alan kızıl dalga artık bir hayal kırıklığına dönüşmüş durumda. Yeşillerin yükselmesi de devleti ve endüstrileşmeyi merkeze alarak doğayı yokeden klasik sol anlayışa bir tepki olarak açıklanabilir. Bu yeşil dalga özellikle de yolsuzluk konusuna büyük vurgu yapıyor: Bu oldukça ahlaki ve ilkesel bir duruş. Kolombiya’da Antanas Mockus %27.5 ‘e ulaştı, Şili’de Marco Enriquez %20.5 aldı, şimdi de Marina Silva. Latin Amerika tarihinde çok önemli rol oynamış olan geleneksel aşırı sol partiler, maoistler ve troçkistler, şimdi yerlerini yurttaş hareketlerine bırakıyorlar. Bunlar herhangi bir sınıf bazında temellenmemiş ancak herkesi kapsayan, dayanışmaya-birlikte yaşama ve ortak değerlere çağrıda bulunan hareketler…

Kaynak: leJDD.fr

Çeviri: Durukan Dudu

(Yeşil Gazete)

More in Röportaj

You may also like

Comments

Comments are closed.